Türk insanını yabana atamazsınız…
Her şeyden anlarız..
Bunun il üç maddesi de şudur;
Futbol…
Tıp…
Ekonomi…
Futbol aşkına ; Akşam ki maçta neden yenildik diye kime sorsan sana söyler…
Taktik analizden mental duruma, hakemin yaptıklarından, rakibin analizine kadar bir çırpıda sayarız.
Tıp keza öğle; şikayetini söyle sana tedavi hatta alacağın ilaca kadar sayarız.
Ekonomi; Ala… üç kuruş maaşla nasıl geçinilir, para nasıl harcanmaz, nasıl hayatta kalınır, borçlar nasıl çevrilir, kaç kredi kartıyla borç çevrilir daha ve dahası…
Türkiye en kötü zamanlarında “damatla” zirve yaptı dediğimde kızan arkadaşlarımız var.
“damat” diyerek bir nevi bıyık altı küçümseme işlemi yapanlar şimdi “ah keşke o olsa “ dediklerini biliyorum.
Yok nebati yok şu yok bu diye diye Sayın Şimşek’i başımıza getirdiler.
Hedefler oldukça basit ve değerli…
Enflasyonu canavarını tek haneye indir yeter!
Benim Sayın Şimşek’e söyleyecek bir sözüm yok…
Dünya da geçerli olan modeli uyguluyor.
Sizin anlayacağınız tabirle devletin kasasını doldurmaya çalışıyor.
Faizleri artır, piyasa da borç tabanlı para yükünü ortadan kaldır, kimse borçlanmasın, vergilerle artır, piyasaları baskıla…
Bir bakıma haklı…
Özelikle kredi kartları üzerinden toplum o kadar dağıldı ki… sınırlamalar isabet oldu…
Kredi çekmek zaten bir süredir hayal… ha tefeci faizini kabul ediyorsan git çek…
Neyse…
Aklıma gelmişken söyleyeyim şu faizlere laf edenlere bir çift sözüm var ama bende kalsın…
Burun kıvırdığımız, küçümsediğimiz, ne anlar dediğimiz isimlerin varlığındaki ekonomik koşullar ile “hah şimdi oldu” veya “bunlar bu işten anlar” dediğimiz dönemdeki refahımız arasında ciddi farklar var.
Ben eskiye özlüyor ve eskinin koşullarını istiyorum…
Bunun yolu da Sayın Berat beyin bir şekilde hükümetin bir paçası olması gerektiğine inanıyorum.
Yeni nesiller yeni anlayışlarla olur.
Bunun en tipik örneği de Berat Albayrak’tır…
Zira şiştik…
Sıkıldık…
Bunaldık…
Fakirleştik…
Her gün artan fiyatlardan psikolojimiz bozuldu…