İŞİ BİLEN...

Abone Ol

Kişi kendinden bilir işi...
Lafa böyle girelim...
Başlayalım.
*
Bir dokun bin ah işit derler ya...
Bizim memleketin hali de böyle.
Dokunmaya...
Bir kaç kelam etmeye gör...
Saydırırlar.
Arkası kesilmeyen.
Yılların birikimi...
Dilden dökülür.
İki dudak arasından sıyrılıverir.
Neden?
Niye?
*
Sorunlar üzerinde konuşulduğu kadar...
Neden bu noktaya gelindiği üzerinde tartışsak...
Çözümün bir ucundan tutmuş oluruz.
Ama...
Nafile...
*
Ne yalan söyleyeyim.
Sıkıldım.
Yoruldum.
Bağışıklık kazandım.
Zira.
Bizim geçmişte anlattıklarımız.
Bugün anlatılanlarla aynı.
Dahası.
Biz çözüm gösterirken.
Biz baskı oluştururken.
Biz yanlışları dile getirirken.
İrlandalılar da...
Bize saydırmıştı.
*
Dün biz söyledik.
Bugün İrlandalılar söylüyor.
İyi mi?
*
Bugün.
Memleketin hali ortada.
Siyasi.
Bürokratik.
Ekonomi.
Sağlık.
Tarım.
Spor.
Turizm.
Kültür.
Sosyal yaşam.
Göç.
İşsizlik.
İstihdam alanı.
Değişmeyen sistemin karşılığı...
*
İşi bilenin yetkisi yok.
Yetkisi olanın bilgisi yok.
*
Adanmışlar dışlanırken.
Dadanmışlar değer görüyor.
*
Mesele budur...
*
Hadsizliğin.
Densizliğin.
İşgüzarlığın.
Kendine vazife görmenin.
Sınırı olmadığından.
Rantsal yaklaşımlarla.
Çıkan uzantılı.
Menfaat odaklı.
Sistem oluşturulmanın çabası güdülüyor.
İtibarsızlaştırma.
Karalama.
Bel altı vurma.
Kapalı kapılar ardında oyun çevirme.
Yapısal bakışın yansıması.
*
Memleket düşünülmüyor.
*
Kişi kendinden bilir işi...
Anlatabildim mi?