Yozgat Belediyesi ile İl Müftülüğü işbirliğiyle  hazırlanan Çarşamba Söyleşileri devam ediyor. Yozgat İl Müftü Yardımcısı Aybala Tuğba Uzuner’in konuşmacı olarak katıldığı söyleşi Yozgat Belediyesi Eğitim ve Kültür Merkezi’nde  gerçekleştirildi. Programda Müftü Yardımcısı Uzuner katılımcılara ‘"İyiliği Emretmek Kötülükten Sakınmak" konulu sohbet verdi.
Müftü Yardımcısı Uzuner, iyiliği emir ve tavsiye etmek, kötülükten alıkoymak diye ifade edebilecek bu prensiplerin usulünce uygulanması toplumsal hayatın kaçınılmaz gerekleri olduğunun altını çizdi.
“İyilikleri yaymak, ihya etmek, kötülükleri ortadan kaldırmak ve insanları kötülüklerden korumak konusunda çalışmak ve çaba harcamak her Müslüman için dini bir görevdir” diyen Uzuner, “İyiliğe, doğruluğa ve yararlı olan şeylere çağırmak, toplumun yararına, insanların iyiliğine olan şeyleri tavsiye etmek, toplumun zararına olan şeyleri yasaklamak ve toplumun bütünlüğünü bozmamak, ayrılık çıkarmamak gibi önemli işler bu prensibin kapsamına girmektedir” ifadelerini kullandı.
İl Müftü Yardımcısı Uzuner, sohbetinde şunları kaydetti:
“Kâinatın yaratılışında ve varlık âleminin birbirleriyle ilişkisinde asıl olan iyiliktir. Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayesi de iyiliğin yeryüzünde hâkim olması, kötülüğün ortadan kalkmasıdır.
Müslüman; iyi bir insan, salih bir kul, erdemli bir birey olmalıdır. Ancak aynı zamanda bünyesinde var olan iyilik niyetini ve kötülükle mücadele gayretini topluma da yansıtmakla sorumludur. Bu sorumluluğun adı, emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’l-münker, yani iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmaktır.
İman ve iyilik birbirinin ayrılmaz eşidir. Peygamberimizin ifadesiyle, “İyilik güzel ahlâktır.” Dolayısıyla hayatta adalet, merhamet, saygı, dürüstlük, vefa ve hoşgörü gibi, güzel ahlâka dair ne varsa, hepsi birer iyiliktir. Mümin ise iyiliğin temsilcisidir. 
Bir yandan davranışlarıyla iyiliği yaşatırken, diğer yandan da hikmetli bir dille, güzel öğütle, doğru bilgiyle çevresini iyiliğe davet eder. Peygamberimizin tavsiyesine uyarak, hayatı kolaylaştırır, zorlaştırmaz; insanları müjdeler, nefret ettirmez.
Mümin, hüsn-i zan besler, iyi düşünmenin ve iyiyi söylemenin imanın gereği olduğunu bilir. İnsanlara karşı iyi niyet besler ve şefkatli davranır. Hayatının her alanında safiyetin, dürüstlüğün ve doğruluğun yanında yer alır.
Mümin, kötülüklerin son bulması için elinden gelen gayreti gösterir. Kötülüğe göz yummaz, dilini yalan ve iftirayla, zihnini su-i zanla kirletmez. Fitne ve dedikodu ateşine odun taşıyan asılsız sözlerin peşine düşmez. Zira o bilir ki insanların şeref ve haysiyetleri birbirine emanettir. Emanete hıyanet ise kötülüğün bir şubesidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurur: “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın asgarî gereğidir.”
O halde, bilgimiz ve tecrübemiz, gücümüz ve imkânımız nispetinde daima iyiliği tavsiye edelim, kötülüklere engel olalım. Bunun her birimizin üzerine dinî bir vecibe ve insanî bir vazife olduğunu unutmayalım. 
İyiliğin yayılması ve kötülüğün engellenmesi uğruna attığımız her adımın bir sevabı olacağına gönülden inanalım.” HABER MERKEZİ