Temel meselemiz.
Liyakat.
Ehliyet.
Tevazu.
Samimiyet.
Niyet.
*
Toplumsal değerlerin 'hiç' edilip.
Reklamsal boyutla.
Kişisel görüntüye dönüştürülmesi.
'Ben' merkezine sürüklenmesi.
Ucuz hedeften.
Küçük düşünceden.
Başka bir şey değil.
*
Makamdakiler.
Yozgat’ın nasıl eridiğinin göstergesi.
*
Yozgat'ın kendiyle cedelleşmesi.
Mevcut yapısal oluşumun.
Siyasal bakışın.
Bürokratik yansımasının sonucudur.
*
Birilerinin yazıp gönderdiği.
Uygulansın dediği.
Kalıplaşmış anlayışla.
Topluma yönelmek.
Gerçekçi gelmiyor.
Samimiyet doğurmuyor.
*
Yanlışlardan doğru çıkmadığından.
Yapılmak istenenlerde yarım kalıyor.
Birilerinin istediği sonuç oluşmuyor.
İyi mi?
*
Hadi bunları geçtik.
Kendisine verilen görevi 'lütuf'muş gibi aktaranlara ne demeli?
*
Kendilerini ‘iyi adam’ rolüyle toplumun önüne atanlar.
Gerçekleriyle gün yüzüne çıkarlar.
Ayranı yok içmeye atlar gider gezmeye misali.
Mevcut yapıya bakmadan.
Kendisini teraziye koymadan.
Yol almak isteyenler.
Haddini bilmeden.
Yol gösteriyor ya...
Diyecek bir şey bulamıyorum.
*
Dün ‘biz’ diyenler bugün ‘ben’ açılımı ile yürüyor.
*
Yozgat, iç çekişmeye.
Kısır döngüye kurban edildi.
Değerlendirme yapılmaması.
Bakış açısının ne denli gerçekçi olduğunu gösteriyor.
Burası Yozgat derken.
Ses verenler.
Erozyona uğrayan kente.
Nedense sessiz kalıp.
İzleme moduna geçiyor
Kapalı kapılar ardında ince hesaplara dalıyor.
*
Kendi görevini bırakıp.
Farklı görevlere soyunanlar.
'Lütuf'muş gibi aktaranlar.
Toplumsal ayrışmayı.
Toplumsal kutuplaşmayı.
Toplumsal dağılmaların önünü açıyor.
*
Ne yalan söyleyeyim.
Kafa olarak pek fazla bir isteğimiz yok.
En azından ufak sorunlar büyütülmesin yeter.
Zaten yaşadığımız sıkıntının başındasorun olmayan sorunlar geliyor.
Sorun olmayacak işler yumak haline getirilip.
Çözümsüzlüğe dönüştürülüyor.
Bunları kafada bitirirsek.
Yozgat’ın önünü açmış oluruz.
*
Anlatabildim mi?