Yozgat’ı anlamak güç..
Tartamıyorsunuz.
Hangisinin doğru.
Hangisinin yanlış olduğunu kestiremiyorsunuz.
Çelişkiler.
Zihniyet yıkımı.
‘Ben’cillik.
Ego.
Kibir.
Şehrin kendi içerisinde.
Kabul görmeyen gerçeği.
Durum bu.
Anlayın.
*
Kent konseyi.
Hatırlayınız.
Bir ara oldukça revaçtaydı.
Yerel gelişime.
Yerel kalkınmaya.
Yön verecek.
Yerel bakışla birlikte.
İstişare kültürü ortaya çıkaracaktı.
Ama, silindi gitti.
*
‘Akil insan’ deniyordu ya.
Kent konseyi öyle bir şeydi.
Demokratik katılımın öncüsüydü.
Ortak yaşamın bir parçasıydı.
Geniş yönetim anlayışının yansımasıydı.
Sorunların çözümünü konuşandı.
Ortak akıl oluşumuydu.
Kaynakların takipçisiydi.
*
Yozgat’ın temel meselelerine eğilip.
Yerel yönetime.
Bürokrasiye.
Siyaselere.
Yön verecekti.
Siyasete kurban gitti.
*
İyi mi?
*
Ekonomik.
Sosyal.
Kültürel.
Gelişim kadar.
Yozgat’ta kangren olmuş meselelerde masaya konup.
Konuşuluyordu.
Fakat.
‘Yaptım oldu’ mantığının öne çıkıp.
‘Ben bilirim’ anlayışıyla hareket edildiğinden.
Yozgat’ı konuşan Kent Konsey’i tarihin sayfalarına itildi.
*
Resmi bir merci değildi.
Aldığı kararlar ‘tavsiye’ niteliğindeydi.
Hoş bizde ‘tavsiyeler’ pek itibar görmez ya.
Kent Konseyi’de ‘itibarsız’ bırakılıp.
Hatta.
Muhalefet kılıfına sokulup.
Öylesine bırakılmıştı.
*
Geçmişin yanlışlarıyla boğuşup.
Yarını düşünemediğimizden.
Bugün patinaj yapıyoruz.
*
Demem o ki.
Yozgat’ın gerçeklerini yok sayamazsınız.
Göz ardı edemezsiniz.
Kendi başınıza yön çizemezsiniz.
Toplumu ‘hiç’ göremezsiniz.
*
Tozlu raflarda duran.
Umarsanmayan konsey kararlarını çıkarıp.
Uygulamaya geçirmelisiniz.
Artık birilerini kurtarmak yerine.
Yozgat’ı kurtarmak öncelik olmalı..
*
Anlatabildim mi?