NARİN CİNAYETİNDE VERDİĞİMİZ SINAV

Abone Ol

Bir aya yaklaşan Narin cinayeti hala aydınlatılamadı.
Ülke gündemi hala bu cinayeti konuşuyor.
Sabah kuşağından akşam kuşağına, haberlerden tartışma programlarına hatta magazin programlarına kadar sirayet etmiş.
Peki günlerdir, haftalardır gündemden düşmeyişinin anlamı nedir.
Oysa ülkemizde yaşanan “çocuk cinayetleri” içinde bakıldığında infial oluşturacak bir durum söz konusu değil.
Aynı haftalarda Narin cinayetinden daha acı bir durum yaşanmış, öz annenin de içinde olduğu 2 yaşında ki Sıla bebeğin başına gelenler daha vahşice olmasına rağmen bu kadar gündeme taşınmamıştı.
Ortada bir gariplik olduğu kesin…
TÜİK verilerine göre son 8 yıl da 2 milyondan fazla konusu “çocuk” olan adli vakalarının gerçekliğinden ülke sarsılmamışken ne oldu da Narin cinayeti tüm topluma bir paradoks yaşatmakta. Üstelik değişik sosyal medyalardan 1 milyona yakın “bot” dediğimiz hesaptan paylaşım yapılarak  spekülasyonlar sıcak tutulmuş.
Cinayet ile ilgili benim diyecek bir şeyim yok.
Tüm senaryolar konuşuldu.
Ben başka bir durumu ifade etmeye çalışacağım.
Bu Narin cinayeti devletin sınavı haline getirildi.
Bir yandan devlet, devletin kolluk kuvvetleri ve hukuk sistemi, diğer  bir yanda feodal yapının kendi kuralları ve güçleri…
Konu devletin kötü duruma düşmesi  bir nevi küçük bir köyde çocuk cinayetinin çözemeyecek kadar acizliği olunca, bundan nemalanacak ne kadar şer örgütü ve odakları varsa devreye girmesidir.
Kolluk kuvvetlerini binlerce olay içerisinde edindiği tecrübeyle çok rahatlıkça çözebileceği bir cinayeti ailenin hamleleriyle içinden çıkılmaz bir hale dönüşmesini izliyoruz.
Akıl ve tecrübe diyor ki bu çocuk öldürüldüyse dere yatağındandır diyor üç kez geniş kapsamlı arama yapılıyor ama aile fertlerinin yalan yanlış ihbarlar ve yönlendirmeleriyle bulamıyorlar.
Arama köpekleri, yer altı görüntüleme cihazları, binlerce personel, HTS kayıtları, sorgulamalar, uydu görüntüleri ve daha bizim bilmediğimiz bir sürü enstrümanla bir cinayeti çözemiyoruz.
Neresinden bakarsanız bakın altında koca bir sistem ve devlet kalıyor.
Sadece bu da değil…
Eski emniyet müdürleri, kriminoloji uzmanları, sosyologlar, psikologlar 24 saat köyde olan haberciler hala çözülemiyor.
Bu çocuğun neden öldürüldüğü , kim ya da kimler tarafından öldürüldüğü, kimler bu cinayette yardım ve yataklık yaptığı hala ama hala bulunamıyor.
Yıllarca süren davalar…
Yıllarca çözülememiş cinayetler…
Hala faili meçhul olaylar var.
Lakin bu onlardan değil…
Bu bir sınav haline dönüştü.
Ve maalesef bu sınavda ter döken failler değil, bizzat Türkiye Cumhuriyeti devletidir.