Sonunda mezar açıldı.
Kefen yok ya da erişimiz…
Vücut bütünlüğü bozulmuş…
Kabirde poşet çıkmış.
Münevver Karabulut Cinayetinin sorumlusu olan Cem Garipoğlu’nun mezarlığında bahsediyorum.
Ülke gündemi basının ısrarlı yaklaşımı sonucu firari olan sanığın yüzlerce gün sonra teslim olmuş.
Suçlu bulunmuş…
Ceza almış…
İnfazı sırasında da intihar ederek hayatına son vermiştir.
Kül kedisi hikayesi gibi…
Zengin oğlan…
Fakir kız…
Adalet sadece garibana işler ön yargısının yıkıldığı bir dava…
Ha deseniz ki basın bu kadar bu olayın üstüne gitmesi nasıl olurdu diye…
Olan oldu…
Adalet yerini buldu…
Ve fakat hala koca bir kitle Cem’in ölmediğini düşüyor.
Nasıl düşünmesin…
İntihar etmeden önce dil öğrenmeye çalışmış…
Ailesine “beni buradan çıkarın” demiş…
Psikolog intihar edecek gibi gözükmüyordu demiş…
Yok poşet çıktı…
Yok kemikler şöyleydi.
İşte adli tıp uzmanları bilimsel yollarla yaptığı örneklerle karşılaştırmasında sonuç yüzde 99.9 mezarda ki Cem diyor…
Bu kadar açık ve net!
Sonra bir bakıyorum bazı insanlara diyorlar ki “ sende bunu yedin”
Allah Allah…
Yahu neye inanacağımı şaşırdım..
Galiba biz adaletin yerini bulduğuna inanmakta zorluk çekiyoruz.
Cem’in ailesi çok güçlü ve nüfuzlu ya; çocuğu oradan alıp kaçırmıştıra inanmak istiyoruz.
Çocuk şimdi Çin de ya da Rusya da günün gün ediyora inanmak istiyoruz.
Şimdi böyle düşünenlere kızmak lazım.
Biz sonrada ne olaylar öğrendik…
Bana fikrimi soruyorsanız ki bu hoşunuza gitmeyecek; ben o çocuğun öldüğüne inanıyorum.
Adaletin yerini bulduğunu düşünüyorum.
Ölerek değil yani süreç doğru ilerledi manasında…
Cem’in ailesi ise biraz gıcık vermiş…
Suyu bulandırmış…
Kanepe falan…
Mağdur aile ve onun Avukatına oyun oynanmış…
Mış gibi yapılmış…
Hepsi bu…
Genç bir kız öldü…
Genç bir oğlan cezasını çekti…
Adalet herkes için işledi…
Son söz şayet DNA’lar uyuşması şahsen sevindim.
Zira aksini düşündüğümüzde tüm adalet sistemi çöker insanların gönlünde tamiri bir daha asla mümkün olmayan sonuçlar açardı.