Bayramı da çıkarsak seçime 3 hafta kaldı.
Malumun ilanı 6 ayı geçti.
Az kaldı az.
Lakin bugüne kadar kimse kapımızı çalmadı.
Bir broşür bırakmadılar.
Bir mesaj gelmedi.
Seçim sosyal medya paylaşımlarına sıkışmış durumda.
Bu paylaşımlarda genelde fotoğraf…
Fotoğraf siyaseti ile hareket ederseniz, oyu da sandıkta değil “like” ile toplarsınız.
Karargah açılışlarında sen ben ve bizim oğlan…
Aday tanıtımlarda sen ben bizim oğlan…
İftar yemeklerinde sen ben bizim oğlan…
Gerçek seçmene giden var mı?
Gerçek seçmene değen var mı?
Gerçek seçmen üzerinde çalışan var mı?
Bugüne kadar olmamış…
Olursa iş işten geçti demektir.
Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de “kararsızlar” neticeyi belirler…
Hala karar vermeyen var mı?
Evet var.
Kafaları karışık çok insan var. 
Onlara ulaşan var mı?
Yok!
Onlara “kendinizi” anlatıyor musunuz?
Hayır!
Çek fotoğrafı…
Koy Facebook’a…
O ala …
Yeter…
İktidar 21 yıllık kazanımlarını ve gelecek 5 yılda kazandıracaklarını anlatıyor mu?
Duymadım…
Muhalefet “daha güzel bir gelecek” adına yapacaklarını anlatıyor mu?
Görmedim…
Bizim  esnaf saygılıdır.
Renk vermez.
Gidersin ziyaretine kimseye hayır demez!
Peki Yozgat seçmeninin kararını nasıl etkileyeceksin?
El sıkıp, sakal avuçlamak yeterli diyorsan yeterdir.
O zaman kendi sabit kitlenizin motivasyonu artırın gerisini liderler halleder diyorsanız o da yarım yamalak…
Kimlerine göre “Ülkenin kader seçimi” iken seçmeni kaderine bırakmak, yok saymak, ulaşmamak ya da ulaşmak için gayret sarf etmemek  acemilik midir?
Kulakları çınlasın bir siyasetçimiz ile yaptığım sohbette seçime 2 ay kala her akşam  küsmüş , darılmış ya da kendi partisine oy vermeyecek en az 10 kişiyle her akşam telefonla görüştüğünü söylemişti.
Bu görüşme de olumsuz geçtiğini düşündüğü kişileri de ya iş yerinde ya da evinde ziyaret ettiğini söylemişti. İkna etmek adına ortaya koyduklarını sıralamıştı.
Şimdi oralardan geldiğimiz nokta çek foto koy Facebook’a kafi…
Plan, strateji, söylem birliği, alan hakimiyeti, kaygılar ,beklentiler Pandora’nın kutusu açılır ve seçmene ulaşılırdı.
Sen ben ve bizim oğlan  yetmez.
Sana yakın olan kadar sana uzak olana gideceksin…
Gidiyor musunuz?
Size gelenler zaten sizden…
Size gelmeyenlere ulaşıyor musunuz?
Bana gelen olmadı!
Size ulaşan oldu mu?