Salı akşamı milli maç vardı.
Heyecanla ekran başına geçtik.
Galler maçının hayal kırıklığı üzerimizdeyken daha da kırılacağımızı bilemezdik.
Hayatımda ilk defa milli maç bitmeden kanalı değiştirdim.
Rast gele bir kanal açtım.
Arkadaş nedir bizim ülke olarak çektiğimiz.
Bir turnuvayı da güle oynaya tamamlayamayışımız.
Bıktık ya!
Zaten Yozgat futbol camiası bir avuç üzüntü ve hayal kırıklığı içerisinde…
Allah’tan herkesin bir İstanbul takımı tutmuşluğu üzerinden benim tuttuğum takım  bir tek yüzümü güldürüyor…
Ülke insanı milli sportif faaliyetlerin çok etkisinde kalıyor.
Güzel sonuçlar toplumun moral ve motivasyonu artıyor.
Kötü sonuçlar canımızı sıkıyor.
O akşamda yine böylesi bir geceydi.
50 defa oynasak bir daha bu sonucu almayız.
Rakip o kadar kötü…
Hatta gurubun sıfırcısı...
Ama bu Türkiye…
Maşallah herkesin ilkleri oluyoruz.
San Marino denen takım bile kariyerinde ilk puanını bizden alabiliyor.
Tarihimizde hiç yenilmediğimiz Karadağ da bizi evire çevire yeniyor.
O zemin olmasa hayatta bu sonucu olmazdık bence…
Şu Avrupa futbolunu yönetenlere da aşk olsun.
Konu Türkiye olunca statlara bin bir türlü bahaneler üreten hatta maç oynanmasına bile müsaade etmeyen UEFA, FİFA gibi karın ağrıları konu Türkiye dışı olunca olmazları olur yapıyor.
O saha da o stadya ulusal bir maç oynanır mı?
Türkiye’de oynanmaz. Ama Türkiye’ye karşı oynanır.
Hala sahalarda bile maç yaptırdılar bize…
Mazeret üretmeye gerek yok.
Her türlü koşulda rakibini yeneceksin…
Yenemiyorsan yenilmeyeceksin…
En azında mücadele etmeden yenilmeyeceksin.
Gücümüz bu kadar diyeceksin…
Sen tüm  denizleri geç…
Karadağ’ın deresinden boğul…
Olacak iş mi?
Bizim Yozgat’ın durumu da farklı değil esasında…
En alt liglerde sürünsün dursun…
Futbol camiasında Yozgat’ın ismi asansör takımların arasında bulunuyor.
Bal da mücadele eder.
Parayı bulunca 3’üncü lige çıkar…
Para bitince tekrar Bal Ligine…
Geldiğimiz noktada bu…
Bozokspor’un durumu ile ilgili esasında da konuşacak şeyler var ama girmek istemiyorum.
Sadece şunu söyleyebilirim.
Koca bir aysberge çarpmışız…
Siz sadece anlatanın ifadesinden bir şeyleri anlamaya çalışıyorsunuz.
Durum çok ama çok başka…
Anlatıcılar size ne kadar doğru söylüyor bence bunu sorgulamanız lazım.
Zaten Türk futbol camiasının paydaşlarına önce nasıl şikâyetçi olunur. 
Nasıl ağlanır… 
Nasıl fakir edebiyatı yapılır bunlar öğretiliyor ya da öğreniliyor.
Mazeret üretmeden faaliyetlerine devam eden çok az kulüp var.
Örneğin Altınordu…
Komşumuz zenginleriyle dünya nam salmış Kayseri’nin takımı bile, yokluktan ilgisizlikten bahsediyor.
Yozgat’ın eti ne budu ne… 
Bizde ağlamışız çok mu?
Kayseri’nin, Adana’nın, Samsun’un yapamadığını biz nasıl yapacağız?
Ağlamak, şikâyet etmek en çok bizim hakkımız…
Ama kafa yanlış…
Bu sistemle gitmeyeceğini daha kaç kez tecrübe edeceğiz…
Olmuyor…
Olmayacak…
Çöl de yağmur duasına çıkmaya gerek yok…
Başka bir çare bulmak lazım.
Çare bulamıyorsak  ki bulunmaz, Yozgat’ın çocukları oynasın bu takımlarda…
Yozgat Amatörün karması oynasın bu takımlarda…
Nasıl olsa milyonlarca para harcadığımız bu kulüpler düşecek…
Bari para bizim çocuklara gitsin..
Düşürende bizim çocuklarımız olsun…
En azından deriz ki bizim mahallenin çocuğu nasıl gol attı…
Osman abinin oğlunu gördün mü nasıl oynadı…
Karabağ gibi lideri yenmenin keyfi olurdu.
Ya da San Marino gibi atılan ilk golde milli bayram  ilan edilirdi.