Akıllı telefonlarda “uyku modu” dediğimiz bir tuş var.
Telefonunu uyku moduna aldığında dünya ile bağlantınız ortandan kalkıyor.
Kimse arayamıyor…
Bir nevi hayat dışı kalmış oluyorsunuz.
Bitkisel bir hayatta diyebiliriz.
Ölmemişsiniz ama hayat belirtinizde yok.
Yozgat’ı da birileri uyku moduna almış.
Ölmedik ama hayat belirtisi yok.
Son 20 yılda büyük bir ivme yakalayan şehir borsada işlem gören bir hisse gibi tavan yapmış, bunun üstüne artık çıkamaz muamelesi görüyor.
Peki Yozgat ulaşabileceği noktaya ulaştı mı ki?
Sanatta…
Sporda…
Ekonomide…
Eğitimde…
Kendi zirvemize ulaştık mı?
Elbette hayır…
O zaman bu uyku modu da nerden çıktı.
Kim ya da kimler bu tuşa basarak son yirmi yılın ilerleyişine dur dedi…
Bazıları için “ son yirmi yılda Yozgat’a ne yapıldı ki” düşüncesi ağızlarda pelesenk olsa da yiğidi öldür hakkını yeme demek lazım.
Peki ne oldu da uyku moduna  geçtik…
Bilemiyorum…
Acaba hep mi böyleydik, biriler mi ite kaka bu memleketi muhasır medeniyetler seviyesine ulaştırmaya çalışıyordu.
Şimdi bu birileri nerde!
Ne yaptık biz onlara…
Neden bu “birilerine” sahip çıkamadık.
Neden kıymetini bilmedik…
Başka memleketlere memur mu ettik?
Ettik de ne oldu!
Kendi şehrimizi mahrum mu ettik?
Mahsun olmak varken Mahzun  mu olduk mu?
Bilemiyorum…
Bazıları bunun nedeni siyasi erkin sahada olmayışına bağlıyor.
Bilemiyorum…
Bazıları bunun nedeninin muhalefetin eksikliği olduğunu söylüyor.
Bilemiyorum…
Bazıları bürokratlar üzerinde yeterince baskı olmadığını söylüyor.
Bilemiyorum…
Bazıları koltuk sevdasının memleket sevdasından ağır bastığını söylüyor.
Bilemiyorum…
Benim bildiğim tek bir şey var o da hiçbir şey bilmediğim…