Merhabalaaarrr sevgili okur!
Havalar bir soğuyor bir ısınıyor, mevsim normalleri değişiyor, e hep duyuyor ve belirtilerini görüyoruz ki iklim de değişiyor. İklim değişikliği ve çevre kirliliği ile mücadelede konuşulması gerekenler ve bireysel sorumluklarımızın farkına varabilmemiz için bir araya geldiğimiz Havadan Sudan köşemizde bu hafta tamda mevsim geçişine uygun bir konu ile geldim huzurlarınıza. 
Bu yıl Türkiye Çevre Haftası etkinlikleri kapsamında Ankara’da gerçekleşen Çevre Festivalinde Döngüsel Ekonomi ve Yeşil Dönüşüm Paneli panelistlerinden, kıymetli bilgiler ile biz dinleyicileri aydınlatan ve panel sonrasında tekstil atık sektörü üzerine sohbet etme fırsatı bulduğum, başarı hikayesinden ve duruşundan ilham aldığım İTHİB Yönetim Kurulu Üyesi, TOBB İstanbul Kadın Girişimciler İcra Kurulu, Tekstil Sektörü Sürdürülebilirlik Komite Başkanı (benim dünyamda kısaca tekstil sektörünün kraliçesi) Sultan Tepe’nin “Üreticiler ve tüketiciler olarak gelin bir olalım, geri dönüşüm, tasarruf, iklim değişikliği ile mücadele, döngüsel ekonomi, yeşil dönüşüm konularına ortak duruş sergileyelim, bizler sanayiciler olarak üzerimize düşen görevleri yapıyoruz ve gerekeni yapmaya da yine hazırız. Tekstil atıklarını bilinçli bir şekilde döngüsel ekonomiye kazandırmalıyız.”  çağrısına istinaden daha bir titizlik ve heyecanla hazırlandım bu haftaki yazıma. 
Önceden vakıf olduğum bilgileri bahse konu panelde edindiğim bilgilerle harmanlayarak anlatmayı bir nevi elçilik gibi üzerime görev hissettim ve o an sessizce kendime söz verdim; tekstil atıklar konusunda panelde geçen konuşmaları ve tekstil geri dönüşümündeki sorumluluklarımızı orda olamayanlara duyurmaya. Kısmet havadan sudan köşemizden aktarmakmış. 
Hazırsak başlıyorum :)
Ah bu tüketim çılgınlıklarımızın maruz bıraktığı bir durum var tamda bu konuyla ilgili şu an detoks benim deyimimle DETEKS sezonu! Konunun derinlerine indikçe senin de haydi DETEKS yapalım diyeceğini düşünüyorum sevgili okur. Ben sana ilham olmak için DETEKS yapıp geldim.
Büyük bir çoğunluğumuz ne yazık ki yarın yokmuşçasına alışveriş yapıyoruz. Gıda alışverişini bir kenara bırakalım da kendimizi gerçekten kaybettiğimiz, çılgınca davrandığımız giyim/ tekstil alışverişimizi bir konuşalım. 
Cennet köşesi ülkemizin bulunduğu orta kuşaktan mütevellit yaşadığımız dört mevsim belirginliği aslında bu sezonluk alışveriş çılgınlığımızı “coğrafya kaderdir.”  bahanesiyle körükler vaziyette ama bizler şartlar malum durumda iken yani doğal kaynaklar tükeniyor, iklim değişiyorken bu çılgınlığımıza hemen DUR demeliyiz.
Zaten aslına bakarsan, azcık teknik deyimle yaklaşacak olursak konuya atık hiyerarşisi ilk önce der ki önle.
Önle! 
Önleyemiyorsan azalt, 
mümkünse yeniden kullan, 
daha sonra geri dönüştür, geri kazan 
en nihayetinde bertaraf et.
Bu sebeple tekstil atık özelinde konuşuyorken şunu belirtmek isterim önlemek demek “tüketim çılgınlığına kapılıp ihtiyacından fazla olanı alma” demek. İhtiyacın olduğunu düşünüyorsan da şunu önerebilirim tercih edersin etmezsin, karar sana kalmış elbette şu anda ikinci el kıyafet furyası var, minimalist yaşamı benimseyerek tüketim çılgınlığının önüne bu şekilde geçmeyi deneyebilirsin. 
Buraya kadar olan kısımda anlaştı isek sürecin devamına geçebiliriz.
Evet… Diyelim ki artık çılgınlarca alışveriş yapmıyoruz, dolayısıyla muhtemel tekstil atık fazlalığını önledik ya da azalttık, az da olsa elimizde kalan bu tekstil atığımızı ne yapacağız ona bakalım.
Özellikle kadınlar bu konuda çok yaratıcı, aklına eski kıyafetlerden toz bezi yapma klişesi geldiyse lütfen hemen gönder sevgili okur. Çünkü hazır yeri gelmişken değinmek istiyorum atıkları sanatsal dokunuşla kullanılabilir hale dönüştüren, çarpıcı tasarımlarıyla çevre sorunlarına dikkat çeken çevre aktivisti kıymetli sanatçımız sevgili arkadaşım Zeliha Sunal’dan ve atık malzemeleri muazzam yeteneği ile bir araya getirerek akıl almaz tablolar yaratan Deniz Sağdıç’ı örnek vermek istiyorum. Bu iki güzel ismin sosyal medya hesaplarından ilham verici tasarımlarını lütfen incele, ben birkaç örneği paylaşacağım görsellerde.
Pek çok kıymetli başka isimler de var elbette ama bütün bu isimler eksepsiyon, sanatsal yönleriyle bizlere farkındalık kazandırma amacıyla atıkları sanata dönüştürüyorlar. Her birimizden böyle bir yaklaşım ve icraat beklemek elbette bizlere haksızlık olur. Bizler sadece sahip olduğumuz tekstil ürünleri mümkün olduğunca kullanıp, kullanmayı artık tercih etmeyeceğimizde de tekstil atık toplanma sistemine dahil etsek ya da kullanacak başka birine versek yeter. Yine söylüyorum kültürümüzde bu davranış var aslında. 
Bi kaç önceki Yeşil Moda temalı yazımda değinmiştim, kültürümüzde var ama unutuyoruz maalesef. Modaya ayak uyduralım derken israfa düşüyor kültürümüzden hayli uzaklaşıyoruz.
Tercih edenlerimiz vardır belki şarkılara bile konu olan yırtık pırtık bluejeanler, eski (görünümlü) ayakkabılar… Bu ürünler düşük bütçeli cenahta fakirlik ibaresi iken ve utana sıkıla mecburen kullanılırken, bir markanın tasarımı olduğunda dramatik hatta trajikomik bir şekilde pahalı fiyatlarıyla zengin kesimin gözde tercihi haline geliyor. Bu sana da tuhaf geliyor mu?
Eskiden küçülen kıyafetler kardeşten kardeşe aktarılıp kullanılmaya devam edilirdi ya da senin ihtiyacın yoksa ihtiyacı olan biriyle paylaşırdın vesaire. Kullanılmayacak durumda olanlar da bir şekilde kesilip biçilip yeniden kullanılabilir hale getirilirdi. 
Kavramların adlarını belki birçoğumuz yeni duyuyoruz ama “ileri dönüşüm” hep yok muydu sevgili okur? Hatta hatırlarsınız bir TV programında Derya Baykal ile karşılıklı, evdeki bir şeylerden başka bir şeyler yapılmaz mıydı? İşte hep aşina olduğumuz şeyler. 
Ama tabi sevgili okur tekstil dönüşümü aman israf etmeyelim falan denince değerlendirmek için toz bezi yapalım, aman kumaşlardan kırlent, çanta vesaire yapalım diyoruz ama bilmemiz gereken büyük bir detay daha var. Tekstil atıkları tekrar tekrar dönüştürülebiliyor. Hem de ikincil hammaddeye !
Kullandığın tekstil ürünlerini bir düşün etrafına bir bakınıver sevgili okur… kıyafetler, masa örtüleri, nevresimler, perdeler, mobilyalarda kullanılan kumaşlar, ayakkabılar, çantalar, aksesuarlar… Günlük yaşantımızda o kadar çok iç içeyiz ki ve biliyoruz ki bu ürünler ağaçta yetişmiyor. Üretim aşamalarını tek tek düşün sevgili okur, her birinin üretim aşamasında kullanılan enerjiyi, suyu, hammaddeyi, insan gücünü, zamanı… Yani tekstil konusunda aşırıya kaçtığında tüm kaynaklarda da aşırıya kaçtığını unutma lütfen…
Tekstil geri dönüşümünden bahsederken dünyada tekstil geri dönüşümünde Türkiye’yi temsil eden Uşak’tan bahsetmemek olmaz. Türkiye’nin tekstil geri dönüşümünün yüzde 72'si Uşak’ta gerçekleşiyor. Ülkenin dört bir yanından toplanan üretim esnasında oluşan tekstil atıkları(kırpıntı) ve de biz kullanıcıların artık kullanmayacağı kıyafet, nevresim, masa örtüsü ve benzer aklına gelebilecek her türden tekstil atıklar renklerine, kumaş türlerine, kalitelerine göre ayrıştırılıp işlenerek ikincil hammaddeye dönüştürülüyor, ip ve kumaş üretiminde kullanılıyor. Geri dönüştürülen ipliklerin önemli bölümü yurt içi ve yurt dışı pazarlara gönderiliyor, bir bölümü de yine kentte bulunan tesislerde kilim ve battaniye üretiminde kullanılıyor. Bu sayede pamuk, elektrik ve petrol maliyetlerinin yanı sıra su kullanımından da tasarruf sağlanıyor.
Peki Bizlere Düşen Görevler Nelerdir? Neler yapabiliriz?
Ne demiştik mevsim geçişi ideal DETEKS zamanı yani fazla tekstillerden arındırılma sezonu, kimse sahiplenmiyorsa ben uydurdum bu kelimeyi. Havalar yavaş yavaş serinliyor gibi yazlık kıyafetler, ayakkabılar kaldırılıp baharlıklar, kışlıklar çıkacak yavaş yavaş ortaya.
Detoks ile toksinlerden arındığımız gibi DE-TEKS ile kullanmadığımız tekstil ürünlerimizden kurtulalım. Beden ölçüleri artık uymayan ya da kullanmayı tercih etmeyeceğimiz eşyalardan, kıyafetlerden, ayakkabı ve çantalardan arındıralım hayatımızı.
Bu ürünler kullanılabilecek durumda ise;
Kullanım hakkını ihtiyacı olan başka birine devredebilirsin.
Satışını yapabileceğin yada bağışlayabileceğin (dolap, gardrops vb.) internet platformlarından faydalanabilirsin.
Kullanılamayacak durumda ise
Marka belirtemeyeceğim ama birçok giyim markası sürdürülebilirlik için kendi ürünlerine  mağaza içerisinde geri dönüşüm noktası oluşturdu. Yani örneğin X mağazasından daha önce aldığın ve artık kullanılamayacak halde olduğunu düşündüğün  giysileri tekrar X mağazasına gidip atık noktalarına teslim edebilirsin.
Yaşadığın yerin il veya ilçe belediyelerinin tekstil atık toplama sistemine dahil edebilirsin.
Ben bir kısmını yeni kullanıcılarına teslim ettim, bir kısmını da tekstil atık kumbarasına bırakarak yaşadığım şehirdeki tekstil atık toplama sistemine dahil ettim.
Evet sevgili okur, tekstil sektörünün devleri, sanatkarlar bizlerin farkındalığı bizlerin geleceği için mücadele ediyorken  bizler de sorumluluklarımızın farkına varıp gereğini yapalım, tekstil atıklarımızı bilinçli bir şekilde döngüsel ekonomiye kazandıralım…
Bu yazımı, yazıyı hazırlamamda ilham olan Sultan Tepe hanımefendiye, çevre farkındalığı çalışmalarına  estetik boyut kazandıran sanatçılarımız Zeliha Sunal ve Deniz Sağdıç’a, araştırmalarım sürecinde beni etkisi altına alarak  hikayeleriyle zaman zaman duygusal anlar yaşatan tekstil fabrikasında çalışan emekçi kadınlara, çevre camiasındaki kadınlara, kadın meslektaşlarıma, hocalarıma, DETEKS sürecimde destekçilerim olan kadın arkadaşlarıma ve tüm kadınlara ithaf ediyorum.
Haftaya görüşmek üzere sevgili okur !